AKTÜEL ARKEOLOJİ 50.SAYI GAZİANTEP
Tüm Çağların Kenti Gaziantep’e Yolculuk. Bazı kentler vardır, yaşadığını hissedersiniz. Sokakları, binaları insan suretine benzer, yaşamın izlerini taşır. Gaziantep de bu kentlerden biridir. İnsanlık tarihinin özellikle son birkaç binyılının canlı tanığı gibi geçmişin tüm izler görülebilir kentin dört bir yanında. Kent bazen Karkamış’ta bir yazıt, bazen Zincirli kabartmalarında bir yemek tarifi, bazen Zeugma mozaiği üzerine işlenmiş bir hikayedir. Doğu ile batının iç içe geçtiği bu kentte, uygarlığı adım adım izleyebilirsiniz.
Gaziantep’e Yolculuk
Bazı kentler vardır, yaşadığını hissedersiniz. Sokakları, binaları insan suretine benzer, yaşamın izlerini taşır. Gaziantep de bu kentlerden biri. İnsanlık tarihinin özellikle son birkaç binyılının canlı tanığı gibi tüm izler görülebilir kentin dört bir yanında. Kent bazen Karkamış’ta bir yazıt, bazen Zincirli kabartmalarında bir yemek tarifi, bazen Zeugma mozaiği üzerine işlenmiş bir hikayeyle çıkar karşımıza. Hiçbiri birbirine yabancı değildir. Aralarındaki zaman farkı da uzaklaştırmaz onları. Aksine birbirinin tamamlayıcısı, devamı gibidirler. Kentin sokaklarında gezerken etrafınızı saran koku, işte bu geçmişin kokusudur. Gaziantep sokakları sizi kendine çektiğinde, yaşayan bir kente yolculuk başlamıştır artık. Her bir durak her bir tat yeni bir hikaye fısıldar kulağınıza.
50. sayı, KENT VE ARKEOLOJİ serimizin ilk durağı. Tüm çağların kenti olan Gaziantep’e yolculuk ile başladı bu seri. Çevresine yayılmış onlarca arkeolojik alan ile birlikte kent içerisinde her dine, her dile, her kültüre ait tarihsel dokusu ile görülmeye değer kentlerden biridir Gaziantep. Aktüel Arkeoloji Dergisi olarak Gaziantep Büyük Şehir Belediyesi ile birlikte Gaziantep’in kent ve arkeoloji dokusunu özel bir sayı ile okuyucuya anlatmak istedik. Zeugma’dan Karkamış’a, Zincirli’den Doliche’ye, Tilmen’den Yesemek’e kadar tüm çağların izini görebileceğiniz Gaziantep, görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Gaziantep’in hem yerel yönetimi hem de halkı arkeolojik, kültürel ve tarihsel mirası ile soyut ve somut mirasına sahip çıkar. Bu oldukça sevindirici ve özendiricidir. Gaziantep tüm bu güzellikleri ile sizi bekliyor.
Hasankeyf
2005 yılında yollara düşen Hasankeyf Treni birçoğumuzun hala hafızasındadır. Hem Türkiye’de hem de dünyada ses getirmiş, kamuoyundan beklenen duyarlılık yakalanmış ve Avrupa’dan Ilısu Barajı için kredi verecek ülkeler Hasankeyf’ten yankılanan bu sesi duymuşlardı. Sonrasında yüzlerce eylem, panel, girişim yapıldı Hasankeyf’i korumak ve gelecek kuşakların görmesini sağlamak için. Her birinin tek bir amacı vardı, 21. yüzyılda enerjiyi üretmek için nehirlerin üzerine engel koymamaktı bu amaç. Özellikle Anadolu’da binlerce yıl boyunca uygarlıklar nehirlerin etrafında kurulmuştu. Barajlar sadece bu uygarlıkları değil, doğayı ve insanı da yok edecekti ve yok edecek.
Aradan on yıl geçti. Hasankeyf’teki bazı TAŞINMAZ Kültür Varlığının TAŞINMASI için ihale yapıldı. Yani tüm çabalara rağmen, binlerce höyük, doğal alanlar, insanların yaşam alanları ve Hasankeyf, Ilısu Barajı altında kalacak denildi. Hasankeyf’teki yüz tonlarca TAŞINMAZ yapı, OLASILIKLA 2016 yılında taşınmaya çalışılacak. Her ne kadar tüm seslere ve duyarlılığa kulaklarınızı tıkasanız da insanlık tarihinin hafızası sizi affetmeyecektir. Hasankeyf bu coğrafyanın insanlarının olduğu kadar dünyanın da bir parçasıdır. Hasankeyf ve diğer tüm uygarlık kalıntılarını korumak insanlık onurudur. Hasankeyf’i ve Anadolu’da insanlık tarihine ait en küçük kalıntıyı korumak sorumluluğumuzdur.